Üye Girişi
Şifremi Hatırlat Şifremi Hatırlat
| |
Yeni Üyelik Yeni Üyelik

Konya - BozkırKonya - Bozkır
KARABAYIRKARABAYIR
KöyüKöyü
wwwwww
.bozkirkarabayirkoyu..bozkirkarabayirkoyu.
comcom

Dernek
Dernek Logosu Dernek Logosu

Basın Bülteni Basın Bülteni



BABA´MA ŞİİR ALİ TAŞKIN DOĞAN

 

               Babam’a

                                                                                                                                                              

 

Ey saçı ağarmış ihtiyar babam

Didinip durursun Karabayır’da 

Ayağında çarık elinde yabam

Durmadan koşarsın kırda çayırda

 

                                                          

Kurduğun kocaman bahçe yanında

Elinde çapanla bağdan çıkmazsın

Bu azim yerleşmiş senin kanında

Çalışmaktan yılmaz hiç de bıkmazsın

 

 

İhtiyarlasan da bir efe gibi

Beline sararsın beyaz kuşağı

Gönlümdesin yüce bir tepe gibi

Benim babamda bir bozkır uşağı

 

 

Taşıyorsun babam taşıyor oğlun

Kabaracak gayrı seninde göksün

Eserin kalacak doğrudur yolun

Derdini birazda Doğan döksün

 

 15,2,945
Hamidiye
 
         Ç.K.E.    No  590   Ali Taşkın Doğan

 

Bu şiir Çifteler Köy Enstitüsünde 
yazılmıştır.
 
 
 
 
 
 

                            KÖYÜM

Dağların yücedir sıyrılmaz duman

Cennete misalsin her şeyin yaman

Sen bilirsin gayrı Mevlam’a aman

Şöhretin yükselir sesimle köyüm

 

                  Bahçeye giderek anam ağlar mı

                   Derede pınarda sular çağlar mı

                   Havva inekleri ipe bağlar mı

                   Kış bitti baharın geldimi köyüm

 

Şimşeklerde çakış selde akış var

Başlarında nakış gözde bakış var

Diller tatlı tatlı belde yakış var

Yine gördüğünü yaktınmı köyüm

 

                   Yağdımı baharın tatlı yağmuru

                   Katmerleşmedimi Nura’nın nuru

                   Her an her dakika gönlümde duru

                   Bende bin bir çeşit hatıran köyüm

 

Yemyesil yeşerir sulak yazılar

Çayırlara çıkmış meler kuzular

Gönlüm o diyarı kalpden arzular

Hayalin kalbimde yaşıyor köyüm

 

                         Mızrap vuruldumu sazla uduna

                         Oyun kuruldumu Merdun  Yurdu’na

                         Köpekler haykırır gece kurduna

                         Coştu  nice canla meydanlar köyüm

 

İsmin KARABAYIR  YONUZLU derler

Tüttü burnuma ah o güzel yerler

Yaylaya göçtü mü yosmalı erler

Nevruzun nergizin açtı mı köyüm

                     

                          Gurbette bitmiyor çektiğim elem

                          Uçan turnalarla yolladım selam

                          Sağımıdır ihtiyar Hatıca  Halam

                          Gelmiyor haberin gelmiyor köyüm

                                        

10.3.945                                                    ALİ TAŞKIN DOĞAN

Hamidiye

Çifteler –Eskişehir

 

 
 
 
 
 
 
 
 

 

 

 

 

 

               KÖYÜMÜN YAYLASINA

 

 

 

            Bahar gelir yaylam sana göçeriz.

            Pınarından soğuk sular içeriz.

            Kokulu yollardan kokar geçeriz.

            Dağlarım Çiçeği bizim yaylamız

 

                    Şırıl şırıl akar nurlu deresi

                    Yayladan almalı zevki hevesi

                     Dağları çınlatır  çanların sesi

                     Pınar ocağıdır bizim yaylamız.

 

     Gelinler kızlarla sağar koyunu

     Obada yapmalı zevki oyunu

     Yaylaya gitmeyen eğer boynunu

     Çiçeklerle dolu bizim yaylamız

 

                    Üç ay geçince göç başlar yayladan

                     Ben de  gezer hayal eder Bayla’dan

                    Yaylam  Doğan sana hasret hayladan

                     Çayırlı taşlıdır bizim yaylamız.

 

                                              

                                                   ALİ TAŞKIN DOĞAN

945                                                  

Çifteler/Eskişehir

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

       HAYDAR’IN ETEKLERİNDE

 

 

Yıldızlar parlayıp mehtap doğunca

Sürüm Haydar’ıya yürür örüye

Köpekler kurtları tutup boğunca

Dağlar bayılırdı bizim sürüye

 

      Sırtımda kepenek çomak elimde

      Sürümü yan yana yayar giderdim

      Ayağımda çarık bıçak belimde

      Güderek onları memnun ederdim

 

Dolana dolana Tosun Taşı’ndan

Beş Pınar’a doğru dolanıp gittik

Seslene seslene suyun başından

Tavşancıl’a doğru ulanıp gittik

 

      Sadalı sadalı kaval çan sesi

      Issızca geceyi sardı inletti

      Semadan semaya sürümün sesi

      Gece karşı ki  dağları inletti.

 

 

Kekik kokusuna dalarak kaldı

Toplandı bir yere burada yatacak

Artık karnı doydu gıdayı aldı.

Beş Ağaç’tan gayrı ay batacak

                 

                                ALİ TAŞKIN DOĞAN

945                                    

Hamidiye  

 

 

 
 
 
 
 

 

 

           OSMAN ARICI’YA

 

 

Yurdun yavanı kime  bıraktın

Köye hasret gittin çünkü ıraktın

Kalpleri gözleri herkesi yaktın

 

           Çağda asker oldun çıktın vatana

           Dünyaya doymandan yettin atana

 

Hey Mevlam sen nasıl kıydın o cana

Rüzgar esti attı  hemen bu yana

Kardeşlerin  ağlar hep yan yana

 

              Çağda asker oldun çıktın vatana

            Dünyaya doymandan yettin atana

 

Pınar gibi akan çağlayan gözler

Hıçkıra hıçkıra ağlayan gözler

Ağlama çağlama boşuna hey hey

 

           Çağda asker oldun çıktın vatana

           Dünyaya doymandan yettin atana

 

Kendin öldün fakat adın ölmedi 

Senin gibi bir fert  daha gelmedi.

Askerde ecelin kimse bilmedi.

 

          Çağda asker oldun çıktın vatana

           Dünyaya doymandan yettin atana

 

Osman kanın kanın kırmızı kanın

Diyarı gurbette çırpındı canın

Yalnızca kaldı Müslüme Hanım

 

 

          

 

          Çağda asker oldun çıktın vatana

           Dünyaya doymandan yettin atana

 

 

Yaylada hem köyde gezdik bile

Devranla attılar seni yad ele

Kalemim burada geldi bak dile

 

           İşte kara toprak seni de yedi

           Doğan sana ruhun şad olsun dedi.

 

                                    ALİ TAŞKIN DOĞAN

 

945

Hamidiye 

 

Bu şiir  1945 yılında Askerlik vazifesini  yaparken vefat eden

Abdürrezzak oğlu Osman Arıcı için  yazılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

              ÇOBAN  İDİM

 

 

Çarıklar giyer azık alırdım.

Gece karanlığa girip dalarak

Dağlarda sürümle yalnız kalırdım

Kavalımı derin derin çalarak

 

            Davarımı yayar  hey hey diyerek

            Issızca dağlara uzaklaşarak

            Kepeneği giyer  üzüm yiyerek

            Çiçekli dağlarla kucaklaşırdım

 

Çanları dizdim mi  nareni taka(1)

Ses sese  karışır dağlar dinlerdi.

Pınarlar dereler kuşlar her yaka

Seslenir seslenir  sesle inlerdi.

 

              ALİ TAŞKIN DOĞAN

 

(l)- Çan çeşidi

                

945

Hamidiye

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                        BEN

 

Asırlarca dünyayı avucunda gezdiren

Aslında aslanının Miletlere sezdiren

Haddini bilmeyenin kemiğini ezdiren

Cihangir bir milletin oğullarındanım ben

 

      Çarıklar giyerek toprağa terler döken

      Sökülmeyen kırları kazmalarıyla söken

      Öküzleri koşup da  tarlaya buğday eken

      Ekici bir milletin ekicisiyim ben

 

Elimde tek mavzerle  tayyareyi  düşüren

Karşısında düşmanı  kurşunuyla pişiren

Bir kurt sürüsü gibi  hudutlardan aşıran

Piyade bir milletin piyadesiyim ben

 

       Ülkesinde kocaman sarayları kuran

       Eserlerine oyma çini  nakışlar vuran

       Dünyada  da ün alıp dillere destan duran

       Sanatçı bir milletin sanatçıyım ben

 

Al atıma vurunca köseleden eğeri

Bütün milletler bilir denir bunun değeri

Nal şakırtılarından sarsar inletir yeri

Süvari bir milletin süvarisiyim ben

                 

                           ALİ TAŞKIN DOĞAN

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

              VAH YAZIK DEYİN

 

 

Şu dünyada vücudum kasnak gibi dönmezse

Gideceğim köylerin yası iyice dinmezse

Güçlükleri hakikat olup iyice yenmezse

İşte o zaman bana vah yazık olsun deyin

 

       Eğer benim sözlerim bir hakikat olmazsa

       Her sahası kıymetli bitkilerle dolmazsa

       Söylediğim şu sözler hep yerini bulmazsa

       İşte o zaman bana vah yazık olsun deyin

 

Her sabah bir rüzgar  gibi esivermezsem

Bir bent yapıp da sular gibi kesivermezsem

Uygunsuzları sular gibi arka katmazsam

İşte o zaman bana  vah yazık olsun deyin

 

          Gereken güçlükleri ta başından ezmezsem

         Kurnazlık yapanların hilesini sezmezsem

         Köyümü canlandırıp bahtiyarca gezmezsem

         İşte o zaman bana vah yazık olsun deyin

 

Nihayet rüzgara bir gün girip gideceğin

Yarasını sarıp da bahtiyar edeceğin

Her sütundan  bir gedik bir de yol gideceğin

Asra uygun bir yoldan uyarak gideceğin

 

                                    ALİ TAŞKIN DOĞAN

 

945

Hamidiye 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
 
 
 

                                                                                                                         

Sayfa Üretim süresi :0,3594

© 2011 bozkirkarabayirkoyu.com
Karabayır Köyü Web Portalı http://www.bozkirkarabayirkoyu.com

Tam Ekran